27 Temmuz 2012 Cuma

KUZUM 3 YAŞINDA:)

Eveeettt..... 1 yıl daha geçti... Bizim minik kartopumuz, prensesimiz, babasının aşkı, annesinin tatlısı, 3 yaşına girdi.
Uzun uzun parti programı düşündükten sonra, evde aile içinde bir kutlama yapmaya karar verdik. Burak dayısı ve Neşe yengesi, evlerini şirin bir parti evine dönüştürdüler sağolsunlar. Tutku teyzesi de onlara yardım etti. Deniz de tüm şirinliğiyle olaya dahil oldu:)
Aslında bu sene çok keyfimiz yok. Malum, babamız da yanımızda olmayınca, içimden hiçbişey yapmak gelmedi. Ama sonuçta bu, kızımın özel günüydü, kutlanmalıydı.
Her yıl olduğu gibi yine fotoğrafçının yolunu tutup, kızımın vesikalık fotoğrafını çektirdik. Sonra da kızım için süslenmiş dayı evine doğru yola çıktık.


Herşey çok güzel olmuş, süper hazırlık yapmış Neşe yengesi. Anneannesi ve dedesi de tüm sevgileriyle bize katılınca, ortaya yukarıdaki fotoğraflarda da görülen, müthiş bir doğumgünü partisi çıktı:) Kendi kızım diye söylemiyorum ama, peri kızı gibi oldu yavrum..........

12 Mayıs 2012 Cumartesi

32

32...... Yeni yaşım... Artık 32 yaşındayım ben. Bazen daha genç hissediyorum kendimi. Daha enerjik, 20li yaşlarımda, dünya umurumda değil moodunda. Bazen de... işte o bazen yaşadığım,  daha yaş almış gibi hissetme halim yok muuuuuu... O anlarda birçok şeyi sorguluyorum. Hayatımı, yaşadıklarımı, mutsuzluklarımı... Ne çok bol noktalı bir post yazısı oldu bu da beee... Buna bile takıyorum işte böyle zamanlarda. Sanki 42yim, ya da 52... Ööyle bir yük işte omuzumda...
32......... ne büyük yaş yahuuu... 17 yaşındayken annemin 3 çocuğu varmış. 32sinde, nerdeyse beni, kızını  istemeye geliyorlardı:)) Bu durumda kime göre çok, kime göre az bir yaş peki bu?
Bugün böyle. İçimden geldiği gibi... 32 oldum ben. Bazen 20li, bazen 40lı hissettiğim bir süreçte, 32yim. Daha ne diyeyim:)
Not: Bir doğumgünü yazısı ancak bu kadar saçma yazılabilirdi:)

16 Mart 2012 Cuma

Uyku ritüelimiz

Zeynep Duru, doğduğundan beri kendine kendine uyuyan bir çocuk(du) Ne salladık, ne yanımızda yatırdık. Yatağına bırakırdık, kendi kendine dalardı uykuya. Hem de hiç ağlayıp huysuzlanmadan. Zaten 4 aylıkken kendi odasına geçirdik kızımızı. Sonra birşey oldu, büyü bozuldu:) (heryerde anlatıp, nazar mı değdirdim ne:) Artık uyurken yanında babasını istemeye başladı. Babası yanına yatıyor, elini tutuyor, hişşşşş hiişşşşş diye saçını okşuyor, kızımız da bir süre sonra uykuya dalıyordu. Kızımız 2 yaşındayken, babasının mecburi gidişi üzerine, onu uyutmak bana düştü. Ama ne mümkün! Babam da babam... Baktım olacak gibi değil, aldım yanıma, kendi yatağıma. Başladım uydurmasyon masallar anlatmaya:) Sonra bir baktım, kızım uyuyor. Hem de nasıl mutlu, nasıl huzurlu......... Doğduğundan beri yanımızda hiç yatmamış olan kuzum (Recai'yle uykuya dalıp ezmekten korkuyorduk çünkü:) 2,5 yaşında annesinin yatağında uyumaya başladı. İyi de oldu. Anne-kız, sarıla öpüşe uyuyoruz artık:)

Doktor olacakmış:)

Büyüyünce ne olacaksın sorusu, genelde her çocuğa sorulmuştur. Ancak bu, tahminen okul çağındaki çocuklara sorulur. Bizim kız daha 2,5 yaşında olduğu için, aklımın ucundan bile geçmedi bunu sormak. Zaten artık gerek de kalmadı, kendi kendine cevabını verdi:) Yine bir uyutma evresinde, beni öpüp, iyi geceler dileyip, arkasını döndü ve;
Z.D: Annecim ben büyüyünce doktor olucam
Ben : !!!!!!!!!!!!!!!!! Doktorluk güzel bir meslek annecim, de nerden çıktı şimdi bu, gece gece?
Z.D: Anneannemi hastaneye götürüp sırtını iyileştiricem...
Ah benim vefalı yavrummmmmmmmm:)))

Anı defteri...

Bu blogu, kızıma hatıra olsun diye açmıştım. Güya hergün onunla ilgili birşey yazacaktım, o da okuyacaktı. Olmadı... Bazı sebeplerden dolayı yapamadım. Ben de şöyle bir şey uygulamaya karar verdim. Artık hergün, kızımla ilgili, ufacık da olsa birşeyler yazacağım. Maksat blog amacına ulaşsın:))
Mesela bana söylediği, şaşırtıcı cümlelerden başlayabilirim. Dün gece onu uyutmaya çalışırken aramızda şöyle bir diyalog geçti:
Ben: Annecim üzerini örter misin?
Z.D: Tabiki  annecim
Ben: Aferin benim akıllı kızıma. Sen çok akıllı bir çocuksun kuzum
Z.D: Teşekkül edelim annecim
Ben: iç ses : Nassı yaaaaaaaa????????

15 Mart 2012 Perşembe

BU GÜNLERDE BİZZZ....

Son 2 gündür genel ruh halime göre, çok çok daha iyiyim. Babamızla ilgili olumlu gelişmeler oluyor. Sanırım daha erken kavuşacağız aşkıma:) Bu haber içimi biraz olsun ferahlattı. Karamsarlığımı azalttı. Ülkemde güzel şeyler olmaya başlıyor diye umutlanmaya bile başladım. Tabi kızım bu olayların hiçbirinin farkında değil. Ne olumlu ne olumsuz, hiçbirşey bilmiyor kuzum, ailemizin durumuyla ilgili. Zaten böyle olması da en büyük isteğimdi. Bu aralar daha bir hareketli daha bir enerjik kuzum. Haliyle bu enerjisini boşaltacak aktivitelere yönleniyoruz. Son yaşananlardan sonra aklımı bir çok şeye veremez, kafamı çalıştıramaz oldum. Doğal olarak, kuzumu nasıl oyalayacağımı da bilemiyorum çoğu zaman. Neyseki bu zor zamanlarımda imdadıma yetişen bir ''dost''um var benim. Ferda... Canım Ferda'm ve kızı Naz'ın blogunu okurken gördüm bu aktiviteyi. Çok hoşuma gitti, Naz'ımın o minicik elleriyle yaptıkları. Hemen aradım Ferda'mı, malzemeleri nerden aldığını sordum. Maalesef, şehirler arası bir yolculuk sırasında, bir mola yerinden almışlar:(





Neyse, kızımın dedesi (babam) ve anneannesi ne yapıp edip buldular istediğim şeyleri:) Kızım da ben de o kadar mutlu olduk ki... Bu arada birkaç gün sonra Ferda arayıp ''Naz'ın tahta ve merdanesinden bulduk, size de aldık'' demesin mi... Canım yaaa... Gittikleri bir Karadeniz etkinliği hediye fuarında görüp hemen almışlar. Üzüldüm boşuna masraf yaptıkları için ama, ''Naz'ınkiler eskimişti zaten, biz kullanırız'' deyince Ferda, içim rahatladı doğrusu.
Gelelim hamur açma aktivitemize. Zeynep Duru, tahtaya ve merdaneye bayıldı. Saatlerce hamur açtı, şekillerle o oyun hamurlarını kesip şakacıktan kurabiyeler yaptı:) Tabi sonra bu şaka ona yetmeyince, mecburen gerçek kurabiyeler de yaptık:) Üzerinin renkli süslemelerini büyük bir özen ve zevkle yaptı bebeğim. Ve bizim için çok eğlenceli bir gün oldu.....
Not: Ülgen ailesi, iyi ki varsınız hayatımızda. Güzel yüreğiniz için çok teşekkürler............

26 Şubat 2012 Pazar

BAHAR MI GELİYOR NE? :)




Önceki postumda yazmıştım cemre düştü diye. Baharı müjdeliyordu ya hani. Hah işte, bugün baharın habercisi güzel, güneşli bir güne uyandık. İçim aydınlandı, yüreğim ferahladı. Bu güzel havayı kaçırmayalım diyerek, uzun süredir evde tıkılıp kalmaktan sıkılan kızımı da kaptım, Tunalıda aldım soluğu. Önce Kuğulupark'a gidip, kuğuları izledik. Güvercin topluluğun içine neşeyle daldı kuzum. Sonra parktaki kaydıraktan kaydı, salıncakta sallandı yavrum. Tabi bunun neticesinde acıktı. Doğruca Burger King'e gittik. Hamburger ve ayranı mideye indirdi Zeynep Duru. Sonra mağazaları dolaştık, kendimize ciciler aldık kızımla. Sonra yine Kuğulupark faslına geçtik. İyiden iyiye yorulmuş olan kızımla, uzun ve mutlu bir pazar günü keyfi yapıp, döndük evimize. Günün sonunda kızım bana sarılıp ''çok eeğlendik diymiğ annee'' deyince, bütün yorgunluğumu unutup, gülümseyerek ''evet anneciğim, çok eğlendik'' dedim. Güneşli bir Ankara'dan sevgiler herkese:)))