26 Şubat 2012 Pazar

BAHAR MI GELİYOR NE? :)




Önceki postumda yazmıştım cemre düştü diye. Baharı müjdeliyordu ya hani. Hah işte, bugün baharın habercisi güzel, güneşli bir güne uyandık. İçim aydınlandı, yüreğim ferahladı. Bu güzel havayı kaçırmayalım diyerek, uzun süredir evde tıkılıp kalmaktan sıkılan kızımı da kaptım, Tunalıda aldım soluğu. Önce Kuğulupark'a gidip, kuğuları izledik. Güvercin topluluğun içine neşeyle daldı kuzum. Sonra parktaki kaydıraktan kaydı, salıncakta sallandı yavrum. Tabi bunun neticesinde acıktı. Doğruca Burger King'e gittik. Hamburger ve ayranı mideye indirdi Zeynep Duru. Sonra mağazaları dolaştık, kendimize ciciler aldık kızımla. Sonra yine Kuğulupark faslına geçtik. İyiden iyiye yorulmuş olan kızımla, uzun ve mutlu bir pazar günü keyfi yapıp, döndük evimize. Günün sonunda kızım bana sarılıp ''çok eeğlendik diymiğ annee'' deyince, bütün yorgunluğumu unutup, gülümseyerek ''evet anneciğim, çok eğlendik'' dedim. Güneşli bir Ankara'dan sevgiler herkese:)))

24 Şubat 2012 Cuma

YİNE CEMRE

Geçen yıl bu zamanlar yine bu başlıkla bir post yazmıştım. O kadar umutluydum ki, güzel havalar, sıcaklar başlıyor diye. Ama uzunca bir süre beklemem gerekmişti bahar için:) Bu yıl kışın da uzun sürmesiyle, daha bir umutluyum yakında havaların düzeleceğinden. Geçen yıl da yazdığım gibi, mayıs doğumlu olduğumdan, sıcağı severim ben. Hep yaz olsun, hep sıcak olsun. Günlük güneşlik havalar içimi açar, mutluluk katar bünyeme. Hele bu yıl, daha da bir ihtiyacım var güneşe, masmavi bulutlara... Enerji lazım bana, yeniden umut dolu, eskisi gibi neşeli olmam için. İleriye bakmam için...
Hele bir yaz gelsin, şimdikinden daha iyi olacak ruh halim. İNANIYORUM........

3 Şubat 2012 Cuma

Koskoca 20 ay mı, 20 aycık mı?

Bu blogu açma sebebim, kızımın anılarını, hatıralarını, yaşadıklarını yazıp, ilerde kendisiyle ilgili şeyleri okumasını istememdi. Ancak zaman zaman bizimle yani eşim ve kendimle ilgili yazılara da yer vermiştim. Bu yazı da onlardan biri işte.
Son 6 aydır neler yaşadığımız malum.Buraya detaylı bir şekilde yazmak istemiyorum, bilen biliyor. Ayrıca,  kızımın bu günleri hatırlamaması hatta beyninden tamamen söküp atması için de detay vermeyeceğim. Sadece içimdekileri yazmak, paylaşmak ve rahatlamak istedim.
Bugün 6 ay bitti Recai'siz... Onun kokusu, gülüşü, ellerinin sıcaklığı olmayan 6 ay... Önümüzde bir 20 ay daha var. Bekleyeceğimiz, sabredeceğimiz, göz açıp kapayıncaya kadar geçmesini dileyeceğimiz 20 ay...
Kaç gün eder hesaplamıyoruz aşkım da ben de. 20 ay deyip geçiyoruz. Zaman zaman umutsuzluğa kapılıp ''koskoca'' zaman zaman umut dolup ''20 aycık'' dediğimiz kalleş bir zaman zarfı. Oysa insan beraberken nasıl da emin, sonsuza kadar birlikte olacağından. Nasıl da cömertçe ve çoğu zaman boşa harcıyor sevdiğiyle olan vakti. Hiç ayrı kalmayacakmış gibi........
Söz vermiştim kendime, kızımın bloguna kötü şeyler yazmayacağıma dair. Hele hele bu konudan asla bahsetmeyecektim. Hatta sırf bu 20 ay için ayrıca bir blog açmayı bile düşünmüştüm. Ama buna ne gücüm var ne enerjim:( Hele bir gün saymaya başlayayım, o zaman her güne bir eksi koyup, açacağım yeni bir blog.
Şu an ki ruh halimle, karaladım işte birşeyler. Söyleyin a dostlar, geçer mi bu 20 ay? Koskoca 20 ay mı, minnacık 20 ay mı, canım sevgilimi bana geri getirecek olan???

1 Şubat 2012 Çarşamba

Blogumun yıldönümü

Aslında birkaç gün geç kaldım blogumun ilk yılını kutlamak için. Evet, geçen yıl bu zamanlar başlamıştım bu bloga yazmaya. Arada uzuuuunca bir boşluk oldu, malum nedenlerden dolayı. Ancak şuna karar verdim ki; bu yıl daha fazla zaman ayıracağım kızımın bloguna. Hatıralarını daha sık yazacağım artık. Zeynep Duru'nun yeni maceralarında buluşmak üzere:)